Çocukların anne-babalarının ve çevrelerindeki yetişkinlerin ruh durumlarının terör ve çatışmalardan nasıl etkilendiği çok önemli. Terör bombalı saldırılar şeklinde beklenmedik yer ve zamanlarda, rastgele karşımıza çıkınca, her gün geçtiğimiz sokak gibi hayatın parçası olan yerler tehlikeli olarak zihnimize yer ediyor.
Hiçbir yerin güvenli olmadığı hissini doğuruyor. Geleceğe ilişkin olumlu bir düşünceye de yer bırakmıyor. Hayat toptan tehlikeli gelmeye başlıyor. Üzüyor, korkutuyor, öfkelendiriyor, kontrolsüzleştiriyor. Çocuklarımızın ruh sağlığını şiddetin yoğun olduğu koşullarda korumak nasıl mümkün olabilir? Terörün beklenmedikliği ve ağırlığı, zihnimizin doğru çalışmasını engelleyebilir. Şiddetin yarattığı dehşetin boyutu düşünmeden hareket etmemize sebep olabilir. Yetişkinlerin öncelikle kendi ruh sağlığını koruyabilmeleri önemli. Ağır terör ve savaşın yarattığı şiddet koşullarında yaşanan ülkelerde çocuklar ve ailelerle yapılmış çalışmalar var. Aile içindeki iletişimin güçlenmesi, aile üyelerinin birbirine verdiği değer ve gösterdiği özen ve barışçı bir dil şiddetin olumsuz etkilerine karşı çocukların ve anne-babanın ruh sağlığını koruyucu oluyor. Her çocuk farklı etkileniyordur herhalde. Nasıl farklar gözlenebilir? Yaşlarının önemi var mı? Aile ortamı ve sosyal desteklerin niteliği etkili, çocukların yaş grupları önemli. Örneğin, ilkokul çocukları korkuyu tanırlar. Ancak korkunun az mı, çok mu olduğunu tanımlamakta zorlandıklarından ötürü ufacık bir korku bile hemen büyür. Korkutucu bir durumun ne kadar tehlikeli olduğunu, ne kadar korkacaklarını değerlendiremeyebilirler. Okul öncesi yaştaki çocuklar ise korkutucu bir durum olduğunu çevredeki ipuçlarından anlayabilirler, ama nasıl adlandıracaklarını bilemedikleri için, korku davranışlarındaki kontrolsüzlük şeklinde ortaya çıkabilir. Anne-babalara 7 tavsiye: Çocuklarınızla birlikte olmak için her fırsatı kullanın; onlarla beraber geçirdiğiniz zamanları çoğaltın. Hiç olmazsa, akşam yemek saatlerinde, sofrada birlikte olun. Aile içinde birbirinize yakın durmanız rahatlatıcı, güven verici olur. Güven duygusu iyimserliğe, geleceğe ilişkin düşünebilmeye olanak verir. Başınıza gelebilecek tehlikeli durumlar hakkında konuşmak istediklerinde, susturmayın, dinleyin. Onun korkularını ve endişelerini dile getirmesine fırsat verin. Bütün bunların olması için oturup zaman ayırmanız gerekir. Ayaküstü geçiştirici konuşmalar yapmak yerine, oturun yere yanı başına, aklına gelenleri söylemesi için fırsat verin. Sırf teselli olsun diye “yok bir şey” demeyin. ‘Bir şey’ var. Ama siz ve onu sevenler onu korumak için ellerinden gelen her şeyi yapmayacaklar mı? Aldığınız önlemleri tek tek söyleyin. Çatışmalardan, terörden etkilenen, etkilenebilecek başkalarını korumak için çocuğunuzla birlikte neler yapabileceğinizi düşünün. Çatışmaları durdurmak için yetkililere mektup yazabilir, terörden doğrudan ya da dolaylı etkilenen çocuklara ihtiyaçlarını karşılayacak malzemeler toplayıp gönderebilirsiniz. Gündelik hayatta şiddet uygulamayan, ilişkilerinde barışçı bir çocuk olmasını teşvik edebilirsiniz. Çocuk derse ki: “Korkuyorum”…. Çocuğunuzun korkusuna kulak verin, her zamankinden daha fazla ilgi ve yakınlık gösterin. Korkunun onun günlük davranışlarını engellemesine fırsat vermeyin, çekindiği ve kaçındığı şeyleri saptayıp, bunları yapması için yüreklendirin.
Anne-baba derse ki: “Her zamankinden çok ilgi istiyor, çok bencilleşti”… Çocuğunuza verdikleriniz yetmiyorsa, ihtiyaç giderek artıyorsa, onu rahatlatmak için daha fazla ve daha uzun zaman ayırmaktan çekinmeyin. Çatışma ve terör haberleri ve konuşmaları çocukları gerginleştirebilir. Çocuklar gerginleştiklerinde ne yaptıklarını çok iyi kontrol edemeyebilirler. Davranışlarını kontrol etmekte zorlandıklarında, çocuklara nerede duracağını göstermek işe yarar: tatlı-sert uyarılarda bulunabilirsiniz. Kendisini tutmayı, durabilmeyi öğreten oyunlar oynatabilirsiniz.
Yankı Yazgan
Kaynak: Linkedin sayfasından alıntıdır.